24 Haziran 2013 Pazartesi

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI-YAZILI VE SÖZLÜ TÜRLER

METİN NEDİR?          

          Türkçe sözlük, "metin" kavramını "bir yazıyı biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan kelimelerin bütünü" olarak tanımlıyor. Şu halde basılı bir roman, öykü ya da gazetede herhangi bir sayfada gördüğümüz yazı,bir metin oluyor. Yine bir ilaç kutusundan çıkan ve o ilacı tanıtan bilgiler topluluğu ya da bir cep telefonunun kullanma kılavuzunda yer alan yazılar, birer metin oluşturuyor.
          Metinler, yazılış amaçları,işlevleri ve gerçeklikle ilişkileri bakımından çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. İşlevleri yönüyle metinler, sanatsal metinler ve öğretici metinler olmak üzere iki grupta incelenebilir.

A) SANATSAL (EDEBİ-KURMACA) METİNLER

          Sanatsal metinlerin kapsamına destan, halk hikayesi, masal, fabl, öykü, roman, tiyatro gibi türler girer. Bu türlerde anlatılanların bir kısmının hiçbir gerçeklik temeli yoktur. Masal, fabl gibi türler de bu gruba dahil edilebilir. Bir kısmı istenirse gerçeklikten hareket edilerek, istenirse tümüyle tasarlanarak yaratılır. Öykü, roman, tiyatro gibi türler böyledir. Bir kısmı mutlaka bir gerçekliğe dayanır; ama söz konusu gerçeklik bir düş ve kurgu perdesinin altında nerdeyse görünmez hale gelir. Destan, halk hikayesi gibi türler de bu gruba dahil edilebilir.
          Sanatsal metinler, "kurmaca metin" olarak da adlandırılabilir. Kurmaca metinlerin varlık nedeni okuru bilgilendirmek. ona bir şeyleri öğretmek değil, onu kendi kurduğu bir dünyanın içine çekerek dar yaşam alanının dışına çıkarmak ve başkalarının yaşamına ortak etmek, eğlendirmek, dolayısıyla da onun yaşantılarını zenginleştirip renklendirmektir. Böyle metinler; anlatıcı, kişi, zaman, mekan olay ögeleriyle kurulurlar.
          Kurmaca metinlerin öğretici-eğitici işlevi, doğrudan değil, dolaylıdır. Bu metinler daha çok, estetik zevk vermek, heyecan uyandırmak amacıyla yazılır. En gerçekçi kurmaca yapıtlarda bile hiçbir okur gerçeğin kendisini bulamaz. Çünkü yazar, ele aldığı gerçekliği yaratıcılığını, düş gücünü, özlemlerini, sanat zevkini, hayata bakış açısını vb. işin içine katarak yeniden değerlendirir. Gerçekliği kurgular, eklemeler ve çıkarmalar yaparak ona dilediği biçimi verir. Yani kurmaca bir metindeki kişi, zaman, mekan, olay ögeleri farklı bir yazar tarafından değiştirilip farklı şekilde yeniden kurgulanabilir. (Sözgelişi, Kurtulış Savaşı'nı farklı yazarlar, farklı biçimde kurgulayarak anlatabilir.) Bu yüzden de aynı gerçek olay ve kişilere dayalı hiçbir kurmaca yapıt, diğerine benzemez.
          Kurmaca metinler günlük hayatın ve bilimin gerçekleriyle doğrulanmak zorunda değildir. Bu nedenle de yüzyıllar boyunca tazelik, gerçeklik, evrensellik ve güncelliklerinden bir şey kaybetmezler. Geçmişte birçok bilim adamının geliştirdiği çok sayıda bilimsel kuram gerçekliğini yitirmesine karşın Suç ve Ceza, Goriot Baba ve Fareler ve İnsanlar gibi kurmaca yapıtlar canlılıklarını halen korumaktadırlar. Kurmca metinlerde nesnellikten söz edilemez, böyle yapıtlar biriciktir. 
          Kurmaca metinlerde yazar neyi anlattığından çok nasıl anlattığın önem verir; yani üslup(biçem) yaratma kaygısıyla hareket eder. Dili kendine özgü bir şekilde kullanır. Kendisini sözcüklerin mevcut anlamlarıyla sınırlamaz, onlara belli bağlamlar içinde yeni anlamlar yükler. Mecaza dayalı sanatlardan yararlanabilir. Bu yüzden de kurmaca metinlerde dil genellikle şiirsel-sanatsal işleviyle kullanılır. Kurmaca metinler, yoruma açık nitelikler taşır; bu yüzden de kurmaca metinlerden herkesin aynı anlamaları çıkarması, aynı sonuçlara varması, anlatılanları zihninde aynı biçimlerde tasarlaması beklenemez.
          Kurmaca metinlerde açıklayıcı, tartışmacı anlatım pek görülmez. Kurmaca metinler genel olarak öyküleyici ve betimleyici anlatımla yazılır. Kurmaca metinlerde tanımlama, örnekleme, tanık gösterme, sayısal ve bilimsel verilerden yararlanma gibi düşünceyi geliştirme yolları kullanılmaz. Üsluba ağırlık verildiğinden deyimlerden, ikilemelerden, sözcüklerin duygusal anlamlarından yararlanma; benzetme, kişileştirme, konuşturma, eğretileme sanatlarına başvurma gibi anlatımı geliştirme yollarına ağırlık verilir. İstendiğinde diyaloglar, monologlar vb. ön plana çıkarılır.

B) ÖĞRETİCİ METİNLER

          Öğretici metinler, adı üzerinde okuyucuya bir şeyler öğretmeyi amaçlayan metinlerdir. Bunların bir kısmı gerçek bir yaşamdan kaynaklanır. Günce, mektup, otobiyografi, biyografi, anı, röportaj, haber yazısı, gezi yazısı gibi türler bu gruba girer. Bir kısmı ise düşünce boyutludur. Makale, fıkra, deneme, eleştiri gibi türleri de  bunlara örnek gösterebiliriz.
          Öğretici metinlerde dil, daha çok göndergesel işlevinde kullanılır. Yazar nasıl süylediğinden çok ne söylediğine (konuya) önem verir. Üslup yaratma kaygısıyla hareket etmez. Bu yüzden sözcükleri genellikle gerçek anlamında kullanır. Dilin anlatım olanaklarını fazla zorlamaz. Okuyucu üzerindeki etkisi bakımından anlatımın özlü, duru, yalın, açık ve akıcı olmasına özen gösterilir.
          Öğretici metinler, kaynağını hayal dünyasından değil, gerçek dünyadan alır.Metne yansıtılan gerçek yaşam ve yaşantıların çarpıtılmamasına özen gösterilir. Doğruluğa, gerçeğe ve nesnelliğe önem verilir. Bu yüzden anlatılanların doğruluğu ya da yanlışlığı genellikle kanıtlanabilir. Bu tür metinlerde amaç, ya okura doğrudan bilgi vermek, bir şeyler öğretmek ya da onu bir takım soruların ağına düşürüp düşündürerek onda  tutum ve davranış değişiklikleri yapmaktır. Bu yüzden de öğretici metinlerde genel olarak açıklayıcı ve tartışmacı anlatıma ağırlık verilir. Tanımlama, tanık gösterme, örnekleme, sayısal ve bilimsel veriler kullanma gibi düşünceyi geliştirme yollarına başvurulur. Bu tür metinler genellikle giriş, gelişme, sonuç aşamalarına dayalı bir planla yazılır.
          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder