25 Haziran 2013 Salı

ŞİİR VE TÜRLERİ

ŞİİR
          Edebiyat türlerinin en eski şiirdir.Diğer türlerin tümü şiirin toprağında boy atıp gelişmiştir.Yazının bulunuşundan önceki dönemlerde sanat alanında şiir çok etkilibir tür olmuştur.
          Bugüne dek şiirin birbirinden farklı birçok tanımı yapılmıştır.Bu tanımlamalar çağdan çağa, kişiden kişiye değişmiş; kesin bir tanıma ulaşılmamıştır.Bu durum bir bakıma doğal sayılmalıdır; çünkü şiir ”öznel” nitelikleri ağır basan bir türdür.Denebilir ki yeryüzünde ne kadar şair varsa,o kadar  da şiir anlayışı vardır.
          Ahmet Haşim, şiiri ”nesre çevrilmesi mümkün olmayan nazım” olarak tanımlar.R.M Rilke ,”Tek bir dize yazmak için birçok şehri, nesneyi ve insanı görmüş olmak, hayvanları tanımak, kuşların nasıl uçtuğunu duymak ve sabahları çiçeklerin açılırken nasıl titrediğini öğrenmek gerekir.” Der.Cahit Sıtkı’ya göre ise  şiir,sözcüklerle güzel şekiller kurmak sanatı” dır.
Konularına Göre Şiir Türleri
          Batı edebiyatında, eski Yunan ve Latin edebiyatlarından alınan klasik sınıflamaya uyularak şiir beş türe ayrılır.
1-Lirik şiir
2-Epik şiir
3- Pastoral şiir
4- Didaktik şiir
5-Dramatik şiir
Şimdi şiir türlerin örnekleriyle açıklayalım.
1-LİRİK ŞİİR
          Duygu ve düşünceleri  çoşkulu bir dille anlatan şiirlere lirik şiir denir.Eski Yunan edebiyatında şairler şiirlerini “Lyra”(lir) denilen bir sazla söyledikleri için bu tür şiirlere “lirik” denmiştir.
          Lirik şiir,dünya edebiyatında en çok işlenen ve sevilen şiir türüdür.Lirik şiirler insan yüreğine seslenen, okunduğunda insanı duygulandıran, çoşkulandıran şiirlerdir.Batı edebiyatında Rönesans devri şairlerinin (Petrerca,Ronsard..) daha sonrada ilke olarak içe dönüklüğü benimseyen romantik şairlerin (Lamartine,Hugo,Goethe,Schiller…) duygusal ve öznel bir nitelik gösteren şiirleri bu türün başarılı örnekleridir.Bizde ise hem Halk hem de Divan şiirinde birçok şair lirik şiirler yazmıştır.Yunus Emre,Karacaoğlan,Fuzuli,Nedim… gibi şairler bu alanda güzel şiirleri vardır.


Liril Şiir Örnekleri
           Ne zaman seni düşünsem
          Bir ceylan su içmeye iner
          Çayırları büyürken görürüm
          Her akşam seninle
          Yeşil zeytin tanesi
          Bir parça mavi deniz
          Alır beni
          Seni düşündükçe
          Gül dikiyorum elimin dediği yere
          Atlara su veriyorum
          Daha bir seviyorum dağları
                                                                                    (İlhan BERK)

          Acep şu yerden var m’ola
          Şöyle garip bencileyin
          Bağrı başlı gözü yaşlı
          Şöyle garip bencileyin
                                                                                    (Yunus EMRE)


          Senelerce, senelerce evveldi;
                   Bir deniz ülkesinde
          Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz
                   İsmi Annabel Lee
          Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
         Sevmekten başka beni                                          (E. Allen Poe)
          Yalnızlık bir yağmura benzer
          Yükselir akşamlara denizlerden;
          Uzak, ıssız ovalardan eser,
          Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
          Ve kentin üstüne göklerden düşer.
                                                                                       (R.M.RİLKE)
   
          Karadutum, çatal karam,çingenem
          Ağaç isem dalımsın salkım saçak
          Petek isem balımsın, oğulum
          Günahımsın,vebalimsin
          Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
          Yoluna bir can koyduğum,
          Gökte ararken yerde bulduğum
          Karadutum,çatal karam, çingenem
          Daha nem olacaktın bi tanem?
                                                                                (B.Rahmi EYÜBOĞLU)

2-EPİK ŞİİR
          “Epik” sözcüğü, Yunancada “destan” anlamındaki “epope”den gelmektedir.Yazınınbulunuşundan önceki dönemlerde ulusların hayatında derin izler bırakan tarihsel olayları dile getiren destanlar epik şiir sayılır.Epik şiirlerde yiğitlik, kahramanlık,savaş…. temaları  işlenir.
          Her epope (destan) ya da epik şiirde tarihsel bir gerçek vardır.Epik şiir bu gerçekten kaynaklanır.Ozanın ya dayaratıcının düş gücüyle bu gerçek genişletilip zenginleştirilir.Sözgelimi epik şiirin en önemli örneklerinden sayılan Yunan destanı İliada’nın çekirdeği Troia Savaşlarıdır.Ancak bu savaşlar, destanda nesnel biçiminde anlatılmaz; Homeros’un engin ve renkli düş gücüyle yansıtılır.
Epik Şiir Örnekleri:
          Durduk,süngü takmış kafir ayakta
          Bizde süngü yok
          Bir hayret kızıllığı akardı üstümüzden
          Dehşetten daha çok
          Durduk, süngüsü düşmanın pırıl pırıl,
          Önümüze çıktı bir gündüz ,bir gece
          Korku değil haşa
          Bir büyük düşünce.
                                                                                  (F.Hüsnü DAĞLARCA)     

          İkisi de zırhlarını giyinmiştiler.
          Çıktı biri bir kalabalıktan, biri bir kalabalıktan
         Troialılarla Akhalar arasında yer aldılar
         Korkunçtu bakışları ikisinin de
         Onları böyle görünce bir şaşkınlıktır aldı
          Atları iyi süren Troialılarla Akhaları
          Ölçülen alanda karşı karşıy geldiler
          Öfkeyle savurdular kargılarını.
                                                                                        (Homeros,İliada destanından)

          Tokuş içre uruştum                                                  Savaş içinde vuruştum
          Uluğ birle  karıştım                                                   Ulularla bir oldum
          Töküz atın yarıştım                                                   İyi koşan at ile yarıştım
          Aydım : Emdi al Utar!                                              Dedim: İşte al Utar!
                                                                                        (Alp Er Tunga destanından)


3-PASTORAL ŞİİR
          Çoban ve kır yaşamını, doğa güzelliklerini anlatan şiirlere pastoral şiir denir.Pastoral şiirlerin her türlü süsten, yapmacılıktan, gösteriş ve söz oyunlarından uzak bir yapısı vardır.Bunlara bukolik şiir (çoban şiiri) de denir.

Pastoral şiirin iki biçimi vardır:
İdil: Bir ozanın ya da çobanın ağzından yazılıp kır yaşamının çekiciliğini, güzelliğini anlatan, çobanıl aşkı yansıtan kısa şiirlerevdenir.
Eglog: Birkaç çobanın karşılıklı konuşmaları yoluyla oluşturulan,aşk,kır yaşamıüzerine duygu ve düşüncelerini yansıtan pastoral şiirlere denir.Egloglar bir olay üzerine kurulur.Bu yönden küçük bir piyesi andırır.
          Pastoral şiirin kurucusu ve ilk büyük temsilcisi eski Yunan edebiyatında Theokritos, ikinci büyük temsilcisi Latin edebiyatında Virgilius’tur.
          Türk edebiyatında doğa ve kır güzelliklerini öven bazı halk şiirleri dışında,pastoral şiir yazılmamıştır.Bu alanda ilk örneği Abdulhak Hamit Tarhan “Sahra” adlı eseriyle vermiştir.
          Günümüzde terimsel anlamıyla pastoral şiir yazılmamaktadır.Ancak pastoral şiire özgü köy ve kır yaşamından,bu yaşama yönelik ögeleri içeren şiirleri de pastoral şiir olarak niteliyoruz.

Pastoral Şiir Örnekleri:
          Avludan geçtiğini gördü gelinin
          Suya gidiyordu öğle güneşinde
          Ardında bebesi yalınayak
          Geride karabaş
          Tozlu yoldan
  
          Söğütlerin oradaki çeşmeye
          Yalağında bulutlar yıkanan çeşmeye
                                                                                     (Oktay RIFAT)

          Güzel çoban,bir içim,bir yudum su testinden;
          Bugün sıcak yine pek,sanki ortalık yanıyor!
          Güzel çocuk,senin olsun hayatın istersen;
          Niçin gözüm sana baktıkça böyle yaşlanıyor?
          Güzel çoban,ne kadar tatlı söylüyorsun sen;
          Yalanda olsa içim doğru söyledin sanıyor!
                                                                                             (Tevfik FİKRET)


          Yer ve gök bu akşam yayla dumanı
          Sürüler,çemenler,sarı çiçekler
          Beyaz kar,yeşil çam yayla dumanı!
                                                                                     (Ö.Bedrettin UŞAKLI)


4-DİDAKTİK ŞİİR
          Bilim,sanat,felsefe,ahlak,din…gibi alanlarda yazılan ve birtakım kuralları,ilkeleri öğretmeyi amaçlayan şiirlere didaktik şiir denir.Eski çağlarda ozanların eğitici,öğretici kişiler olduğu kabul ediliyordu.Eski Yunan edebiyatında Hesiodos  bu türün ilk örneklerini veren kişidir.Hesiodos, “İşler ve Günler”adlı eserinde  ahlak,tarım ve gemicilik üzerine bilgiler vermiştir.
         Türk edebiyatında da şiire örnek olabilecek bir çok eserler vardır.Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i, Aşık Paşa’nın Türklere tasavvufu öğretmek için yazdığı Garipname’si,Nabi’nin oğluna devrin yaşayış ve geleneklerini ,İslam ahlakını öğretmek için yazdığı Hayriyyeadlı mesnevisi didaktik eser örnekleridir.Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatında da Ziya Paşa,Tevfik Fikret,Mehmet Akif gibi sanatçılar bu yolda önemli eserler vermiştir.

Uyarı: Didaktik şiir akla seslenen bir tür olduğu için bilim sanat,ahlak…kurallrını öğretme dışında, duyguya değil akla dayanan başka şiir dallarını da içine alır.Bu bağlamda “satirik” olarak da bilinen hiciv /yergi şiirleri de didaktik şiir sayılır.Yine fabl,manzum,öykü ve manzum mektup türleri didaktik şiir kapsamındadır.
Didaktik Şiir Örnekleri:
          İki sapan  yap kendin evindev
          Biri paçasız olsun,biri paçalı
          Biri kırılırsa ötekine koşarsın öküzleri
          Dingil için defne ve karaağaç iyidir;
          En az onlar kurtlanır.
          Güçlü biri çift öküz bul dokuz yaşlarında
          Bu yaş, öküzlerin delikanlılık çağıdır
          İşe en elverişli oldukları çağ
          Çift sürürlerken kavgaya tutuşmaz
          Sapanı kırıp işi yarım bırakmazlar
                                                                                              (Hesiodos,”İşler ve Güçler”den)

          Şunlar ki çoktur malları
          Gör nice oldu halleri
          Sonucu bir gömlek imiş
          Anın da yoktur yenleri
                                                                                              (Yunus EMRE)

         Güzel dil Türkçe bize
          Başka dil gece bize
          İstanbul konuşması
          En saf,en ince bize
          Yeni sözler gerekse
          Bundan da uy herkese
          Halkın söz yaratmada
          Yollarını benimse
                                                                                                (Ziya GÖKALP)

          Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak…
          Bilmem ki ölüm var mıdır ondan daha alçak!
          Ey dipdiri meyyit: “İki el bir baş içindir.”
          Davransana eller de senin,baş da senedir.
          Ye’s öyle bataktır ki düşersin, boğulursun
          Ümide sarıl sımsıkı,seyret ne olursun!
                                                                                                (M.Akif ERSOY)


5- DRAMATİK ŞİİR
          İnsan yaşamının değişik boyutlarını,tutku,özlem,istek,kaygı ve korkularını gerçeğe uygun biçimde eyleme dönüştererek veren şiirlere dramatik şiir denir.Dramatik şiir bir yönüyle Epik şiirle kesişir.Kimi edebiyat kuramcılarına göre dramatik şiir,epik şiirden doğumuş tiyatroyu oluşturmuştur.
          Dramatik şiirde olaylar gelişimiyle birlikte öyküleştirilir;şiirsel söyleyiş içinde insan yaşamı eyleme dönüştürülür.Manzum yazılmış tiyatrolar (tragedyalar,komedyalar ve dramlar) dramatik şiir örnekleridir.Dramatik şiirler,tiyatro türlerinde konuşma yerine kullanılırlar.
          Eski Yunan edebiyatında Aishylos,Sophokles, Euripidies,Aristophanes manzum tiyatrolarıyla tanınmıştır.Türk edebiyatında dramatik şiire örne olabilecek eserler veren başlıca kişiler ise Namık Kemal,Abdülhak Hamit Tarhan,Faruk Nafız Çamlıbel gibi sanatçılardır.
Dramatik Şiir Örnekleri:
          Aristophanes , “Eşekarıları” adlı eserini yozlaşan adalet mekanizmasını ve onu yozlaştıran Kleon’u yermek için yazmış: siyaset adamlarına alet olan satılmış yargıçlar,yurttaşları arı gibi soktukları için onları eşekarılarına benzetmiştir.
          Eski Atina’da meslekten yargıç, savcı ve avukat yoktu.Gönüllü yurttaşlar mahkemelerde görev alırdı.Philokleon adında bir ihtiyar, yargıç olma tutkusuna kapılır.Oğlu Bdelykleon, babasını bu huyundan vazgeçirmek için onu eve kapatır.Öteki yargıçlar Philokleon’u da alıp mahkemeye gitmek üzere, eşekarıları kılığında, sabahleyin erkenden gelirler.Aşağıdaki parçada koro (yargıçlar) ile Philokleon arasındaki diyalogdan bir bölüm verilmiştir.

Philokleon
          Dostlar çoktan duydum sesinizi
          Ama çıkıp gelemem ardınızdan
          Bırakmıyorlar beni mahkemeye
           Gidip yargı vermeye
          Canlara kıymaya bırakmıyolar

Koro:
          Kimmiş o?Söyle dostlarına
           Kimmiş seni eve kapayan

Philokleon:
          Kendi oğlum.Ama duymasın sakın
          Şurda yatmış uyuyor,
          Alçak sesle konuşsun.


Koro:
          Niçin yapıyor bunu?
          Oğlun ne ister senden?

Philokleon:
         “Yargıç olma,can yakma” diyor
          Sözünü dinlersem
          Kuş sütüyle besleyecekmiş beni
          İstemem eksik olsun kuş sütü.

                                                                                (Aristophanes)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder